
2013 mayısıydı...
ayın 30. günü perşembe sabah saat 5 sularında başladı aslında herşey…
uzun uzun anlatmaya gerek var mı bilmiyorum ama gezi parkının yıkılmasına karşı çıkan, tek eylemleri parkta çadırlarında yatmak , bu durumu protesto etmek ve engellemeye çalışmak olan bir grup protestocu, çadırları ateşe verilerek parktan çıkarıldı o sabah, hemde ne çıkarılmak.
bu olaydan sonra protestocu grup kamuoyunun tepkisiyle birlikte hatırı sayılır bir kalabalığa dönüştü, ancak artan tek şey protestocu gruptaki kişi sayısı değildi, karşı tavırda aynı oranda artmıştı. karar verdik yapıcaz, geri adım atmak yok, marjinal gruplara boyun eğmeyiz, birkaç çapulcu, şeklindeki insanları kızdıran açıklamalar ve polisin sert müdahalesi tansiyonunun yükselmesi ve olayın geniş halk kesimlerine yayılması için fitili ateşlemeye yetmişti.
kısa sürede taksim gezi parkı sosyal medyadan yapılan çağrılara kayıtsız kalmayan gençler tarafından ‘’ fethedildi ‘’, öte yandan taksim meydanı birtakım gruplar tarafından araç trafiğine kapatıldı, taksime çıkan yollar barikatlarla kesildi. savaş alanlarını andıran görüntüler hafızalara kaydedildi ( olayın şiddete ve popüler söylemiyle vandalizme varan boyutunu tasvip etmek mümkün değil tabiiki ).
.jpg)

yukarıdaki zaman diliminde geçen bölümü maalesef gazete ve televizyonlardan takip etme şansımız olmadı, gelişmeleri bu olaylar için açılan internet sitelerinden, twitter ve facebooktan, youtube a yüklenen videolardan, internet aracılığıyla yapılan canlı televizyon ve radyo yayınlardan takip edebildik, ancak olaylar bu boyutlara vardıktan sonra başta dünya medyası olmak üzere, türk medyasıda yaşanan gelişmeleri seyircilerine aktarmaya başladı.
önce türk ünlülerden sonrasında dünyaca ünlü kişilerden protestolara destek geldi.
bu olay için ünlü şarkıcılar beste yaptı, çeşitli amatör gruplar tarafından birçok şarkı gezi olaylarına uyarlandı, taraftar grupları marşlar hazırladı. herkes farklı boyutlarda ve farklı amaçlarla da olsa bu harekete bir şekilde destek veriyordu. olay artık gezi parkı protestosundan çıkıp geniş çaplı toplumsal gösterilere dönüşmüştü.
gezi parkı belgeseli bölüm 1

Boğaziçi Korosu Çapulcu Musun Vay Vay
Nazan Öncel Güya
Fenerbahçe taraftarı Ali İsmail Korkmaz Marşı
Kardeş Türküler Tencere Tava
New York'lu Çapulcular Şimdi İstanbul'da Olmak Vardı Anasını Satayım
Duman Eyvallah
sonrası malum, gösteriler giderek arttı, ''heryer taksim heryer direniş'' sloganıyla önce istanbulun çeşitli semtlerine, sonrada türkiyenin başka şehirlerine yayıldı.
ve en önemlisi insanlar hayatlarını kaybetti bu olaylar sırasında, telafisi asla mümkün olmayan, belkide tek şeydi bu, rahmetle anıyoruz hepsini.
________________________________________________
şimdi gelelim asıl konumuza ya sosyal medya olmasaydı, ya da bu kadar etkin kullanılmasaydı ne olurdu ?
gençler için özel bi araç değildi internet, günlük yaşamlarının sıradan bir parçasıydı. yedikleri yemekleri yazarlardı mesela, gezdikleri yerleri, girdikleri sınavları, seyrettikleri programları, sevgililerini, eleştirilerini, kavgalarını, arkadaşlarını, aşklarını…
bazen bir ileti, bazen bir fotoğraf, bazense bir videoydu bunu paylaşmanın yolu.
işte yine bu sıradanlıkla başladı aslında herşey, önce tweetler atıldı, facebookta iletiler ve fotoğraflar paylaşıldı, bencede park yıkılmasın, avm gereksiz, yapılmasın, düzeyinde.
tansiyonun yükselmesiyle birlikte paylaşımların sayısıda içerikleride değişti tabi, önce gezi parkı projesine muhalif sesler yükseldi, sonrasında protestoculara karşı sergilenen polisin tavrına. ve sonunda şurda şuan şu oluyo ya da burada bişey yok, ortalık sakin şeklinde bilgi vermeye ya da kitleleri koordine etmeye vardı iş. gündem bir anda gezi parkına dönüşüverdi gençler arasında.
gelişmeler #direngeziparkı ve #occupygezi etiketleriyle twitterda paylaşılırken, çekilen anlık görüntüler youtubeda video olarak paylaşıldı. medyanın sessiz kalmasına inat kendi internet medyasını kurdu gençler, kendi televizyonlarını, kendi gazetelerini , kendi radyolarını.
düşünsenize 24 saat her noktadan yayın yapan, her ayrıntıyı kaydedip aktarabilen bi mekanizma vardı artık, hangi medya organı bu kadar çalışana sahip olabilirdi, üstelik o gençlerin hepside gönüllüydü, zaten iş olarak görmüyorlardı bunu, yaşadıklarını paylaşıyorlardı, hayatlarını.



evet şimdi dönelim en başa
Taksim Gezi Parkı Direnişi – Ya Sosyal Medya Olmasaydı
o ilk gün yapılan müdahale nasıl duyurulur, sonrasındaki gelişmeler kamuoyuyla nasıl paylaşılırdı ? ,
insanlar nasıl bu kadar kolay tepkilerini açıklayabilir, kitleler nasıl ortak hareket etmeye davet edilebilirdi ve sonuç olarak bu hareket ne kadar destekçi sağlayabilirdi ?















